Jubiabá, 1938’de Fransizcasi yayimlandiginda, dönemin içe bakis ve kelime oyunlarina dayali modernist roman anlayisina göre metni yavan bulan André Gide’in tersine Albert Camus’yü çok heyecanlandirdi. Bir kere, fazla “kaba”ydi. Düz bir çizgide ilerleyen ve melodrama yaslanan bir tefrika roman türündendi. Ancak tam da bu özellikleri dolayisiyla duygulari kolayca harekete geçiren müthis bir eylem gücü vardi.
“Ben yalnizca bir hikâye anlaticisiyim.” Bunu her firsatta dile getiren Brezilyali yazar Jorge Amado, onu dünyaca üne kavusturan Jubiabá adli romaninda, Antônio Balduíno adli siyahi bir öksüzün serserilikten boksörlüge, sirklerden tütün plantasyonlarina ve en sonunda grev direnisçiligine uzanan ask ve macera dolu uyanis öyküsünü anlatiyor.
“Harikulade ve müthis bir kitap. Eger gerçekten roman her seyden önce eylemse, bu türünün tam bir örnegi. (…) Gereksiz akil oyunlarindan bu denli uzak kalabilen kitap pek azdir. Tam aksine, bu eserde romansi ögelerin dokunakli bir sekilde kullanildigini, sözün bu ögeleri ölçüsüzce, fazla fazla barindiran hayata birakildigini görüyorum.”
Albert Camus
            
            
                                                         
                                     
            
                          Güvenli Ödeme
                     
            
            
                                                         
                                     
            
                          Hızlı Teslimat
                     
            
            
                                                         
                                     
            
                          Kolay İade