Beyazperdede anlatilan sasaali hayatlara bir cevap olarak yazilan Yalanci Ipek Kiz, Weimar döneminin altin yillarinda Berlin'de bir genç kadin olmayi hem eglenceli hem de hüzünlü yönleriyle anlatiyor.
On sekiz yasindaki Doris, tasradan kaçip zengin ve basarili olma hayaliyle Berlin'e gider. Sehrin umdugu gibi görkemli ve piriltili degil, karanlik ve kasvetli yüzüyle karsilasan Doris'in basariya ulasmak için güvendigi tek sey yalanci ipekten elbisesidir. Irmgard Keun, bu karanlik dünyayi Isherwood'un Hosça Kal Berlin'ini ya da Brecth'in Üç Kurusluk Opera'sini aratmayan bir gerçeklik ve empatiyle resmeder. Yayimlandiginda büyük begeni toplayan eser, Nazi rejimi
tarafindan yasaklanarak ortadan kaybolur ve ancak yillar sonra tekrar kesfedilir. Keun'un, modern kadinin hayatini dürüstlükle anlatan sehir
edebiyatinin ilk ve en iyi örneklerinden bir tanesi olan romani Yalanci Ipek Kiz'la ilk defa Türkçede.
“Nazi sansür heyetlerini kizdiran sey romanin çarpici gerçekligi degil, insanligin ortak olduguna dair verdigi mesaj olmustur.”
- Maria Tatar
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade