Gölgemleyim. Gölge, nereye düserse düssün bir bedenin varligini göstermez mi?
Gözlerimde simsekler çakti ve bir akanyildiz, gökyüzünden, ardinda kizilkuyruk seraresiyle kayarak hizla Çeç’e düstü. Çeç, bes Yaradan’in gazabiyla sallandi. Yigmalari patlatip, lavlarini, püsküren bir ulu dag gibi elleriyle yildizlara sundugunda, altindan o güne kadar bilinmeyen eski çaglara ait kral mezarlari ortaya çikti. Mermer lahitlerin çevrelerini süsleyen kabartma gürbüz atlar ki, gümüs tozlariyla bezenmislerdi, soguk ve mat mermerlerin yüzeyinden yavas yavas hareketlenip ayrilarak, karanlikta bes ayri yöne, dörtnala uzaklasmaya basladilar. Onlar, güzel atlar ülkesinin atlariydilar ve arkalarinda zarif toz bulutu birakip, küçük parmalarla sonsuza dogru yok oldular...
Çiracioglu, “Cimri Kirpi“de, Anadolu’nun tarihinde yer alan isyan ve isyanlar tematigini, ortak toplumsal imgelemimizde yer aldiklari biçim ve isgal ettikleri önemi vurgulayarak, yeniden bilincimize naksediyor.
Rasit Gökçeli
“Cimri Kirpi“ dün, bugün ve gelecekteki simdi’nin uzun bir sorgusu. Düsünsel ve düssel bir sorgu... Bu sorgu kendi içindeki yikimiyla basliyor. Tarih boyunca hiçbir savas hakli olmamistir. Insan, kendi içindeki bu savasta da yine binlerce ölü, ask ve an’lar birakiyor. Kendini aldatmaktan vazgeçemeyen bir trajedinin sonuçlarini resimliyor... Çok yönlü bir yitikligin resmini üstelik...
Salih Aydemir
(Arka Kapak)
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade