İlim Anavatanımızdır, Cehalet İse Yabancı Bir Yer

“Kimseden daha iyi olmadiginizi anlayacak kadar mütevazi, herkesten farkli oldugunuzu kavrayacak kadar bilge olun.”

Ibni Rüsd ya da dünyanin tanidigi adiyla Averroes...
Avrupa’nin fikir mimarlarindan Endülüslü Müslüman, felsefeci, astronom, hekim, psikolog, hukukçu, fizikçi, edebiyatçi ve matematikçi.
12. yüzyilda akilciligi, hem Islam dünyasina hem de Skolastik Felsefe’nin baskiladigi Ortaçag Avrupasi’na yeniden hatirlatan, Aristo’nun metodolojisini yeniden gün yüzüne çikartan ve eserlerini yaptigi serhlerle çagdaslarina kazandiran Ibni Rüsd, Rönesans’in ve Aydinlanma Çagi’nin da baslaticisidir.
Avrupa’da adina methiyeler düzülen Ibni Rüsd, “Akil yoluyla da Tanri bulunabilir. Gerçege giden yollar farkli olsa da ayni gerçege ulasilir...” diyerek, bagnazliga, akli bir yana iten anlayisa ve insani dar düsünceye hapseden tüm akimlara karsi durmustu.
Avrupa’nin “Yorumcu” unvani verdigi Ibni Rüsd, etkileri bugüne kadar süren bir anlayisin da en parlak yildizi oldu. Ömrünü okuyarak ve yazarak geçiren bu büyük filozof, “Gerçek, gerçege zit olamaz...” diyor, insanin “aklini kullanmasinin” sadece bir tercih degil, ayni zamanda görev oldugunu savunuyordu.