Insanlarin kendilerini bu kadar ayni, bu kadar kaba ve cahilce ifade ettikleri dünyada, gerçek bir dilde, gerçek bir kisi tarafindan yazilmis gerçek bir mektup almak, zor bulunur ve çok kiymetli bir sey.
Mektuplar, 20. yüzyilin Nobel Edebiyat Ödülü sahibi iki yazarinin, mahvolan dünya için tasidiklari kederin karsiligi... 1930’lu ve 1940’li yillarda savasin saçmaligina, diplomatlarin basiretsizligine, Nazilerin vahsetine, milliyetçilikten beslenen tecrit ve ötekilestirmeye karsi durdular, Almanya ve Avrupa’nin kaderi için düsündüler ve ürettiler. Akil almaz bir korkunun hakim oldugu karanlik zamanlarda hayatta kalmaya çalistilar, ama asla karamsarliga teslim olmadilar.
Hermann Hesse ve Thomas Mann’in mektuplari, bu iki edebiyat devi arasindaki büyük dostluk ve etkilesimin yaninda dönemin edebiyat, sanat, yayincilik dünyasina ve politik gelismelerine de isik tutuyor.
Volker Michels’in kapsamli önsözü ve aydinlatici notlariyla Mektuplar, okurken sizi özel bir odada bu iki yazarin sohbetine tanik olan ayricalikli bir misafir gibi hissettirecek.
Mann da Hesse de asla ümitlerini yitirmediler. Sanat galip gelecek, medeniyet galip gelecek; bunda israrcilar. Müzigin gücü, silahlarin gürültüsünü bastiracak. Hayat, ölümü yenecek. Onlara kulak verin: Gerçegi dillendiriyorlar. Baska hiçbir seyin önemi yok.
-Pete Hamill
Kuzeyle güney, sehirle kirsal, epik anlatimla siirsel üslup, sofistike kozmopolitlikle inzivaya çekilme; -aralarindaki büyük farklara ragmen Hesse ile Mann, koldasliklarindan yola çikarak ortak bir paydada bulustular.
-Theodore Ziolkowski
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade