Onlar daglilar, dag Türkleri, gayrimedeni, Dogulu, geri kalmis, batil, ilkel, vahsi, feodal, sert insanlar, silah severler, siddet onlarin dogalarinda var, saf ve masumlar, çocuk gibiler.
Kürtlerin Türk sinemasinin perdesinde görülmeye baslamalari 50’li yillarda “Dogu”nun kesfiyle baslar. O tarihlerden günümüze Kürtler ve Kürtlerle meskün cografyalar Türk sinemasinin vazgeçilmez konusu oldu. Ne var ki Kürtler asla “Kürt” olarak adlandirilmadilar, sadece isaret edilerek gösterildiler.
Türk kamerasinin bugün de sinemada, popüler dizilerde, TV skeçlerinde devam eden bu gösterme arzusunu nasil anlamali? Türk sinemasindaki Kürt temsillerinin bu “adlandirmadan gösterme” stratejisi ne ise yariyor?
Gemideki Hayalet, Sarkiyatçilik ve Kolonyalizm literatürünün birikiminden yararlanarak Türk sinemasindaki Kürt imgelerinin tarihi boyunca ilerlerken hem kismi degisimleri hem de sabitleri, kliseleri dikkatimize sunuyor. En büyük katkisi, irkçiligin sadece nefret içerikli siddet edimlerinden ibaret olmadigini, bir zihniyet biçimi, bir görme biçimi oldugunu sinema üzerinden göstermesi. Bakisimizi degistirme çagrisi olan bu kitabin, Kürtlügün ve Türklügün içine girdigi sarmaldan esenlikle çikmasina bir katki olarak okunmasini dileriz.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade