Uygarlik tarihi gerçekten kitaplardaki gibi mi yasandi, yoksa zamanimizi kendilerini “uygar” görenlerin kendileri hakkinda yazdiklarini okuyarak mi geçiriyoruz?
Neolitik devrim insanligin tarihindeki en büyük atilim miydi, yoksa esasen çogunlugun azinliga hükmetmesinin vesilesi mi olmustu?
Uygarlik Misir’in, Yunan’in, Roma’nin ve diger pariltili egemenliklerin uç uca eklenmis hali mi, yoksa asil insanlik binlerce yil bu anlatinin disinda mi yasadi?
Her bir uygarligin “çöküsü”, insanligin geri dönülmez kayiplar yasadigi bir trajedi miydi, yoksa kaçinilmaz bir son, hatta bir “layigini bulma” hali miydi?
“Barbar” olarak adlandirilan kavimler insanliktan nasibini almamis uygarlik düsmanlari miydi, yoksa tarimsal üreticinin ürün fazlasina el koymak için devletle yarisan bir “gölge devlet” miydiler?
Tahila dayali beslenme ve kentlere toplanmis nüfus, mümkün olan en iyi yasanti biçimi miydi, yoksa egemenler açisindan en uygun olan bu muydu?
James C. Scott, Tahila Karsi’da anaakim tarih anlatisiyla yüzlesmemizi saglayacak sorular soruyor.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade