Cenab-i Hakk’in varligi ve sifatlari ve Hz. Peygamber’in teblig ettigi din tarihi seyir içerisinde insanlarin istidat ve kabiliyetlerine göre farkli sekillerde algilanmistir. Bu farkli algilanisin neticesi olarak farkli Islami mezhep, tarikat ve mesrepler ortaya çikmistir. Fikih ve kelam mezhepleri ehl-i zahir, süfîler ise ehl-i batin olarak nitelendirilmistir. Ibnü’l-Arabi ile beraber “ehl-i batin” isminin yani sira daha ziyade tasavvuf düsüncesinin önderleri tahkik ehli, vücud ehli, vahdet-i vücud ehli, muhakkikler gibi isimlerle anilmaya basladilar. Ekberi gelenegin 17. asirdaki önemli temsilcilerinden olan Abdulgani Nablüsi; Ibn Arabi, Ibnü’l-Fariz, Ibn Seb’in, Abdülkerim Cili ve Afîfüddin Tilimsanî’yi vahdet-i vücud anlayisinin imamlari olarak görür.Isimleri zikredilen muhakkik sûfîler arasinda Tilimsanî, simdiye kadar üzerine akademik düzeyde çalisma yapilmamis olmasiyla dikkat çekmektedir. Afîfüddin Tilimsanî’nin Ilahi Isimler Nazariyesi ve Meani’l-Esmai’l-Ilahiyye Adli Eserinin Tahkiki isimli doktora çalismamizin bir kitap hüviyetine kavusturuldugu bu eser, Tilimsanî’nin hocalari, bagli oldugu Ekberî ekolle iliskisi ve düzeyi, eserleri, eserlerinin tam tesbiti ve kronolojisi, tasavvuf tarihindeki etkisi ve Allah ve Rahman ismine dayali kendisine özgü ilahî isimler nazariyesi hakkinda akademik düzeyde yapilmis ilk çalisma olmasi hasebiyle konuyla ilgili ileride yapilacak olan arastirmalara kaynak olmayi hedeflemektedir
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade