Murişa

Murisa’nin öyküsü, savasin esigindeki dört ülkenin ortasina kurulmus can pazarinda geçiyor. Bu kaynar kazanda Macarlar, Almanlar, Yahudiler, Hirvatlar, Sirplar, Türkler ve Çingeneler hatta Bolsevik devriminden kaçan Ruslarin yasamlari pisiyor; yasamlari nefesleri ister istemez atesi harliyor. Julian, genç Julian egitimini tamamladiktan sonra, ailesini ve çocuklugunu paramparça eden nehirden intikam almak için içinden alevler yükselmeye yüzü tutmus memleketine döndügünde baska bir atesin içine düser: Zinaida. Ikisinin aski ne siyasi ne de milli unsurlar tasiyor. Simsiki ve sicacik. Her türlü intikami söndüren bu ask, Julian’in gögsünü de rahatlatir.

Nehir oradadir sadece. Ne iyidir ne de kötü. Basina gelen her olaya kaçinilmaz bir sekilde eslik ederek sessizce akip gitmektedir. Gizemli, güçlü ve durdurulamaz tipki sadece kendi bildigi bir oyunun kurallariyla genç bir adam ve kadin arasindaki saf ve güzel aski sekillendiren yazgi gibi.

Murisa, Balkanlarin çok renkli dünyasi içinde, dokundugu hayatlara aldirmadan aktigi ovada yasamin ve ölümün kaynagi nehrin umursamaz, dizginlenemez akisina karsi nafile bir mücadelenin ve büyük savasin ortasinda yesermeye çalisan sürprizlerle dolu bir askin masali. Bu masal, daha önce Çiçekler Kimin Için Açiyor adli romaniyla tanidiginiz Feri Lainscek’in kalemiyle okuruna yapilmis bir büyüye dönüsüyor.