Mart ayı biraz soğuk ve yağışlı geçti ama Nisan ayının ikinci yarısındayız; epeydir hava çok güzel ve sıcak. Cey-han Irmağı’nın denize kavuştuğu yerin yakınındaki bir ağacın altında oturan bir adam, ırmağın denize girişini; o suların şenlik yapar gibi kavuşup karışmalarını izliyor. Bulanıklığın belirgin olduğu sahildeki çamurlu kesimden, uzun bacaklı, alaca kanatlı iki çamur kuşu aniden havalanıp, birbirlerinin etrafında döndükten sonra; çamurluğun kuruymuş gibi görün-düğü, biraz berideki ağaçların yakın bir yerine yan yana konuverdiler. Bir iki dönüp ötüp, sonra karşılıklı diz çöktüler uzun bacaklarının üstüne; ucuca getirdikleri uzun ince gagalarını, birbiri etrafında çember çizer gibi çevirdiler bir süre.
Mart ayi biraz soguk ve yagisli geçti ama Nisan ayinin ikinci yarisindayiz; epeydir hava çok güzel ve sicak. Cey-han Irmagi’nin denize kavustugu yerin yakinindaki bir agacin altinda oturan bir adam, irmagin denize girisini; o sularin senlik yapar gibi kavusup karismalarini izliyor. Bulanikligin belirgin oldugu sahildeki çamurlu kesimden, uzun bacakli, alaca kanatli iki çamur kusu aniden havalanip, birbirlerinin etrafinda döndükten sonra; çamurlugun kuruymus gibi görün-dügü, biraz berideki agaçlarin yakin bir yerine yan yana konuverdiler. Bir iki dönüp ötüp, sonra karsilikli diz çöktüler uzun bacaklarinin üstüne; ucuca getirdikleri uzun ince gagalarini, birbiri etrafinda çember çizer gibi çevirdiler bir süre. Biri kanat çirpip kalkiverdi, digerinin üzerine konmaya çalisiyor simdi… Daha berideki bir agacin dibine yakin bir yerde, topraktan çikali çok olmamis bir yesillik görünüyor.Tarlalardan denize inen yagmur sularinin daha önce göllendigi yerde bitmisler belli ki; rüzgârda yeni yeni sallanan boylarina, anca bu günlerde kavusmus olan o otlarin içinde; on onbes kadar serçe zor seçiliyor. Baska zaman bir kere gagalayip bas kaldirip, üç yöne bakiveren o serçeler; ot yemeye öyle bir kaptirmislar ki kendilerini. ’Bunlar garanti as veriyor’diyor insan kendi kendine. Saka yollu tabi ve sonra, ’Hepsi disi mi ki?’diye düsünüp, yilisiyor insan. Ama belli ki çok özlemisler; bu günlerde böyle taze otlari bulmak zor tabi. Tabi su da var ki, ilk kuluçka dönemleri yak-lasiyor artik; onun için vücutlari çok istiyor olsa gerek. Sanki biçer gibi gidiyorlar; önlerindeki otlarin renk ve boy farki, arkadakilerden bayagi seçiliyor. Sözlesmisler gibi hiç sesleri de çikmiyor, hiç ses istemedikleri de belli zaten. Fakat ‘güür’diye kalip gibi aniden havalandilar, onlari huylandiran sey, kiyidaki çamur kuslarinin birden uçuverip çiglik atmasiydi tabi. Ona sebep olan da; önündeki geri dönen dalgaya gögüs vurup havalandiran ve büyük bir hasirtiyla, sahile dogru tepe üstü devriliveren koca bir dalgaydi. Iste Akdeniz’in ta ortalarindan beri, artik yavas yavas birbirini iteleyip duran beyaz basli dalgalarin, ikindi vaktinin habercisidir diye gönderdikleri öncü dalgalar baslamisti artik.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade