- -20%

Ekspresyonizm Almanya’da Birinci Dünya Savasi öncesinde gelismis, sanat dallarinin hepsinde etkili olmustu. Edebiyat akimi olarak 1909 civarinda Berlin’de basladi ve ardinda izi 1920’lere dek sürülebilecek bir miras birakti. Ele avuca sigmayan, tarife gelmeyen ekspresyonizm naif bir esrikligin, sinik bir kuskuculugun, Nietzsche’ci bir bireyciligin ve sosyalist kardesligin idealizminin yani sira kent yasaminin dehsetini, uygarligin çöküsüne iliskin kiyamet öngörülerini, ilkel içgüdülerin yüceltilmesini ve liberalizm karsiti bir nihilizmi de barindiriyordu içinde. Ordu, okul, ataerkil aile ve imparatorluk gibi kurumlarin yerlesik otoritesine karsi çikan Alman ekspresyonistler yoksullarin, ezilmislerin, akil hastalarinin, toplum disina itilmislerin yaninda yer almislardi. Ekspresyonistler doganin ve toplumun nesnel bir bakis açisiyla ele alinmasina karsi çikiyor, içsel gerçegin yansitilmasini savunuyorlardi. Yeni bir düzenin ve toplumsal gelenegin zincirinden kurtulmus, dünyaya sinirsiz bir öznellikle bakan yeni bir insanin yaratilmasinda öncülük yapma gibi yüce bir görev biçmislerdi kendilerine. Bu yeni insan yeni bir dile ihtiyaç duyuyordu. Mesajlarini iletmek için anlatim olanaklarinin sinirlarini zorlayan, kliselerden arinmis yeni bir dil olusturmuslardi. Bu küçük seçkide Franz Held, Oskar Panizza ve Paul Scheerbart gibi öncü ekspresyonistlerden Gustav Meyrink, Franz Kafka ve Robert Musil gibi taninmis yazarlara uzanan bir yelpazede ekspresyonist edebiyatin tadimlik örneklerini bulacaksiniz.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade